Kul Dede konusunda daha geniş bilgi yakında sitemizde olacak. Yalnız Türbenin yapımı Haydar Sultan Ocağı evlatlarından
Ali Haydardedeoğlu ve Erbay Haydardedeoğlu tarafından yapılmıştır.İşte bunun üzerine Dede Mehmet Ali Kuldedeoğlu
tarafından derlenmiş bir demet şiir.
1) Karaman elinden sökün eyledim |
2) Pir Veli’yi şehit aldı Viyana |
3) Pirim Hasan Dede Kulu geldiler |
4) Kızılırmak kenarına kurdular mekan |
5) Bir zaman diyarda gezdi dolaştı |
6) Başında kalmadı akraba hısım |
7) Sefil idi perişandı türbesi |
8) Onardık türbeyi çok güzel oldu |
9) Tamam ettik cem evin temeli |
10) Kulu dedem bahçan bağın şen olsun |
KUL DEDE EVLATLARINDAN AŞIK DEDEMOĞLU’NUN HAYATI
Pirim Hasan Dede Ecdadım Kulu Gelin Hey Erenler Semah Dönelim
Çoban İsmail'e vermişim beli Kırklar Meydanında Ararlar Bizi
Aklımdan Çıkmıyor Gördüm Göreli El Bağlayıp Divana Duralım
Dedemoğlu'nun Sinesi Yareli Dilber O Ulu Divanda Tanırlar Bizi
Dedemoğlu 1946 yılında Hasandede’de dünyaya gelen aşığın gerçek adı, Mehmet Ali Kuldedeoğlu‘dur. Soyadları dedeleri olan Kuludede’den gelmektedir. Bağ ve bahçe işleri ile geçimini sağlayan fakir bir ailede büyümüştür. İlkokulu Hasandede Kasabasında bitirmiştir ve bu öğrenim hayatının sonu olmuştur.
Çocukluğundan itibaren saz çalanlara ve saza karşı büyük bir ilgisi olur. Daha ilkokulda iken köyde usta malı şiir söyleyen İbrahim Demirhan’ın sürekli yanına gider onu her fırsatta dinler ve fırsat buldukçada onun sazı ile de birşeyler çalmaya çalışır .
Ayrıca sesi güzel olduğu için aile meclisinde ve dügünlerde ona türkü söyletilir. Bir gün babasına “Baba ben elin sazı ile oynayıp duruyorum bana bir saz alsana” dedikten sonra babası da 3,5 liraya kendisine bir saz alır. 3. sınıfa geldikten sonra ise artık saz çalmayı öğrenmiştir. Saz öğrenmek için haftada 20 km yaz kış demeden yol kat edip Haydar Sultan'a giderek Teyze’si olan Hayriye Saliha'nın oğlu Muharrem Haydardedeoğlu’ndan ders almıştır. İşte zaman ya; hoca ve talebe ilişkisi onları dünürlüğe kadar taşımıştır.
Dedemoğlu, bu çocuklukla askerlik devresi arasındaki gençlik yıllarını “hoyrat” kelimesi ile tanımlıyor. Dedemoğlu askere gidene kadar düğünlerde saz çalan kendi değimi ile “piyasa parçaları” söyleyen daha çok iç anadoluya özgü bir “abdallık kültürü” içinde yoğrulmuş biridir. Aynı zamanda bu çalgıcılık şairin askere gidene kadarki dönemde geçim kaynağı olmuştur.
Sazı ilk defa onun elinden tanıdığı İbrahim Demirhan’dan sonra gerçek anlamda sazın inceliklerini ona öğreten hocası Anadolu bzo kırının ölümsüz isimlerinden olan Hacı Taşan’dır. O dönem çevrede icraa eden kendi söylemi ile zaten 5 kişi vardır. Ankara’da Zekeriya Ziya, Elmedağı’nda Bayram Arıcı, Kırıkkale’de Ekrem Aydost, Keskin’de (Kırıkkale’nin ilçesi) hocası Mustafa Taşan ve Hasandede’de kendisidir.
Askerden sonra 1966 yılında aynı zamanda da akrabası olan Nahide Hanım ile evlenir ve bu evlilikten 4 çocuğu olur. Hüryan (evli), Perihan (evli), Cihangir (evli), Ercihan (evli). Askerden döndükten sonra artık düğünlerde saz çalmayı bırakmış ve geçimi için Hasandede Belediyesi’ne işçi olarak girmiş ve buradan emekli olmuştur. Fakat aşığımız özellikle bağ ve bahçe işleri ile uğraşmayı hep sürdürmüştür. Birçok Hasandedeli gibi yazları bağ evinde meyve ve bahçe işleri ile uğraşarak geçinirken kışları ise Hasandede merkezindeki evinde gerçirmektedir
AŞIKLIĞA GEÇİŞUsta – Çırak ilişkisi ile saz çalmayı öğrenen Mehmet Ali Kuldedeoğlu, aşıklığa geçişi bir rüya sonucu bade içerek olur. Birgün rüyasında daha önce hiç görmediği “Cafer Dede”yi görür. Cafer Dede, ona “Hadi bir çalda dinleyeyim” der. Aşık sazı çalmaya başlayınca, Cafer Dede, ona “Ben bunları istemedim ki, bana içeri makamından çal” der. İşte o günden sonra Dedemoğlu sadece deyiş ve nefesler okumaya başlar ve bundan sonra diğer parçaları söylemeyi, düğünlerde çalmayı bırakır.
Aşık daha sonraları Aptallığı bırakır ve Alevi – Bektaşi geleneğine yönelir. 23 yaşında da artık “cem”lerde “zakir”lik yapmaya başlar.
MAHLAS ALMA Gördüğü bir rüya sonrası etkilenip, dini şiire yönelen aşık, yine gördüğü bir rüya sonrası mahlasını alır. Rüyasında gördüğü “Kuludede”, onu “Gel Dedemoğlu gel” diye çağırır ve bundan sonra yazdığı tüm şiirlerde bu mahlası kullanmay başlar. Yine bu olayı “rüyasında bade içerken mahlas alan aşıklar