Şehirlerde Dedelik Nereye Gidiyor


'Dedelik kurumu' kentlerde zayıflıyor


Kentleşme, dede ile talip arasındaki ilişkileri zayıflatıyor ama Alevilerin büyük çoğunluğu yine de bir dedeye bağlılığını sürdürüyor. Kentli Alevilerin yüzde 87'si bir dedeye bağlı Kentli Alevilerin yüzde 34.6'sı dedeliğin yeniden tanımlanmasından yana. Yüzde 26.3, bu işlevin Alevi aydınlara yüklenmesinden yana. Yüzde 11.3 ise kurumun kaldırılmasını istiyor

Kentleşen Alevilik - 3
Sosyolog Kamil Fırat'ın araştırması
Yayına hazırlayan: Belma Akçura


Kamil Fırat, araştırmasında, Alevilerin kentleşmesi sürecinde dedelik kurumuna bakışın bu değişimden nasıl etkilendiğini de büyüteç altına alıyor.
Dedelik, modernleşme ve kentleşme sürecinde, kentsel alanlarda yeni tarihsel ve toplumsal koşullarla karşı karşıya kaldı. Özellikle 1980'lerden bu yana dedeliğin geleneksel işlevi tartışılmaya başlandı. Bu konu, kentleşen Alevi topluluklarında aydınlatılması gereken önemli bir konu olarak belirdi.
Araştırma, kentleşme ve modernleşmenin dede ile talip arasındaki ilişkileri zayıflattığını, ama Alevilerin büyük çoğunluğunun yine de bir dedeye bağlılığını sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılan deneklerin yüzde 87'si bir dedeye bağlı olduğunu belirtirken, yanıt veren deneklerden yalnızca yüzde 13'ü bir dedeye bağlı olmadığını söylüyor.
Bir dedeye bağlı olmadığını söyleyenlerin büyük çoğunluğu, bunun nedenini kentleşme ve modernleşme olarak göstererek, göçlerin dedelerle ilişkinin kesilmesine yol açtığını belirtiyor.
Bir dedeye bağlı olmayanların yüzde 72'si, artık ayrı bölgelerde yaşadıkları için dedelerle ilişkilerinin kesildiğini, yüzde 22'lik bir kesim ise dedelik kurumunun çağdaş dünyayla bağdaşmadığını söylüyor. Geri kalanlar ise, bu kurumla ilişkilerinin kesilmesini dedelerinin ölümüne bağlıyorlar.

DEDELİĞİN DİNSEL İŞLEVİ ZAYIFLIYOR
Dedelik kurumunun kentleşmiş Alevilerin gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığı bir başka tartışma konusunu oluşturuyor. Dedenin kırsal alanda geleneksel olarak adalet, eğitim, siyaset gibi alanlarda üstlendikleri işlevleri artık modern devlet kurumları yerine getiriyor.
Ayrıca, modernleşme, laikleşme ve kentleşme süreçleri, çağlardır belirli toplumsal, kültürel ve dinsel geleneklerini sürdüren Alevi topluluklarının çözülmelerine yol açıyor. Bu da dedeliğin en önemli işlevinin, dinsel işlevinin, zayıflamasına neden oluyor.
Araştırma, Alevilerin dedelik kurumuna bakışında önemli değişikliklerin oluştuğunu ortaya koymaktadır. Araştırmaya katılanların yalnızca yüzde 27.8'i, dedelik kurumunun geçmişte olduğu gibi korunmasından, yüzde 34.6'sı kentsel çevrenin gereksinimlerine göre yeniden tanımlanmasından yana.
İki küme de, bakış açılarındaki farklılıklara karşın, temelde dedeliğin Aleviliğin vazgeçilmez bir öğesi olduğu konusunda görüş birliği içinde.

DEDELERİN YERİNİ ALEVİ AYDINLAR MI ALIYOR?
Üçüncü ve dördüncü kümelerin konuya yaklaşımları ise değişiklik gösteriyor. Üçüncü kümede yer alanlar, kendilerini Alevi, Aleviliği de bir yaşam biçimi olarak tanımlarken, dedenin toplum içindeki işlevini yadsımakta, bu işlevi aydınların yapmasını uygun görmekteler.
Dördüncü kümede yer alanlar ise çağımızda dedelik gibi kurumlara hiç yer olmadığını düşünenlerden oluşuyor. Bu denekler, dinsel kimliklerini "ateist" diye tanımlamakta, Aleviliğe yalnızca kültürel bir kimlik olarak yakınlık duyduklarını belirtmekteler.
Ayrıca, araştırmaya göre, eğitim düzeyi yükseldikçe, dedenin ayrıcalıklı konumu yadsınıyor, eğitim düzeyi düştükçe dedenin geleneksel işlevinin korunması gerektiği savunuluyor.

MUSAHİPLİK SİMGESEL BİR KAVRAMA DÖNÜŞÜYOR
Modernleşme ve kentleşmenin etkilerinden biri de musahiplik kurumuyla ilgili. Kapalı bir toplumda din kardeşliği olarak beliren bu kurum, kentlerdeki açık toplumda bir dizi sorunla karşılaşıyor.
Aleviliğin geleneksel koşullarının silinmesiyle birlikte, musahiplik de dedelik gibi simgesel bir kavrama dönüşüyor. Kentlerde doğmuş yeni Alevi kuşakları, musahiplik konusunda yeterli bilgi edinemeden yetişiyor.
Soruşturmaya katılanların yüzde 67.3'ü bir musahipleri olduğunu belirtiyorlar. Bunların büyük çoğunluğu, musahipleriyle gerçekte hiçbir ilişkilerinin olmadığını söylüyor. Bunların yüzde 68.7'si bunun nedenini göçe bağlaken, yüzde 17.9'u çağdaş yaşam içinde musahipliğe yer olmadığını belirtiyor. Yüzde 1.5'i ise musahiplerinin öldüğünü belirtiyor.
Musahipleriyle ilişkilerinin tümüyle kesildiğini açıklayanların yüzde 87.5'i, muhasipleriyle aralarındaki din kardeşliğinin göç ederek kente yerleşmeden önce kurulduğunu söylüyor.

ÇOĞUNLUK MUSAHİPLİĞİN YİNE DE KORUNMASINDAN YANA
Buna karşın, büyük bir kesim (yüzde 81.7), paylaşma, dostluk gibi simgesel kavramlar nedeniyle musahiplik kurumunun yine de korunmasını istiyor.
Kültürel içeriği bakımından musahipliğin korunmasını isteyenlerin oranı yüzde 63.7 oranında. Geri kalanlar, musahipliğin geleneksel bir Alevi kurumu olduğu için sürdürülmesinden yana.
Musahiplik bağına inanmayanlar (yüzde 18.1), bu kurumun kapalı toplumların koşullarından doğduğunu, geleneksel içeriğinin çağımıza uymadığını düşünüyor.

Dedelik nedir?

Aleviler arasında Hazreti Muhammed'in soyundan gelenler "dede" ya da "pir" olarak adlandırılırlar. Dedelik, Bektaşilerde olduğu gibi, eğitimle elde edilmez. Dedeler, soy olarak birbirlerine bağlıdırlar. Bu da, bilgilendirme, örgütlenme ve paylaşma açılarından, geleneksel Alevi topluluklarının birbirlerine bağlılığını sağlar.
Dede, kapalı Alevi topluluklarının sadece dinsel önderliğini yapmakla kalmaz, bir bakıma öğretmenlik, arabuluculuk, hekimlik ve yargıçlık görevlerini de üstlenir. Değişik topluluklar ya da kişiler arasında beliren görüş ayrılıkları çoğu kere dedenin arabuculuğuyla çözülür.
Dedenin dinsel işlevi, diğer işlevlerinin üstündedir. Dinsel törenleri o yönetir, talipleri o eğitir, Alevi öğretisini onlara o aktarır, dinsel açıdan sorunları olanları yine o aydınlatır.

Musahip nedir?

Alevi inancının önemli kurumlarından biri olan musahip, kelime itibariyle dünya ve ahret (yol) kardeşliği anlamına gelmekte. Aleviler, bunu "malı mala, canı cana katmak" olarak açıklıyor. Aleviler musahipliğin kökeni Hz. Ali'nin "Bütün insanlar birbiriyle her halükârda kardeştir. Ya dinen ya da yaratılış itibariyle'' sözüyle açıklıyor ve Bu yüzden Hz. Ali ve Hz. Muhammed arasındaki ilişkiyi de bir tür musahiplik olarak değerlendiriyor.

Talip nedir?

Alevi dedesine mürit olanlardır. Bunlar kişi, köy ve sülale olabilir. Kişiler veya köy kendileri taliplikten çıkamazlar, ancak Aleviliğin geleneklerine aykırı bir şey yaparlarsa dede tarafından atılırlar ve düşkün olurlar. Alevilerde dedelerin dışında kalan talip, hakkı talep eden anlamında kullanılır. Her talibin, bulunduğu köyle birlikte bağlı olduğu bir ocak (dede kolu) bulunmaktadır.

'Eski güçlerini zamanla yitirdiler'

Doç. Dr. Ali Yaman (Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak Türk Üniversitesi Öğretim Üyesi):
Dedelik bir güç makamıdır ve dedeler arasında rekabet de bulunmaktadır. Bu durum gerek ocaklar gerekse dedeler arasında meşruiyet tartışmalarına ve üstünlük mücadelelerine sahne olmaktadır. Ayrıca bugün Alevilik konusunda söz söyleme gücü dedelerden daha çok dernek, vakıf başkanları ve bazı araştırmacı-yazarların eline geçmiş durumdadır. Bütün bunlar gösteriyor ki, temsil konusunda hem Türkiye'de hem de Avrupa'da bir dağınıklık bulunmaktadır.
Dedelerin günümüzdeki etki alanı daha çok dini ayinler (cem) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bugün geldikleri aile, karizma, eğitim durumları, temsil yetenekleri ve kurumsal güçleri nedeniyle Alevileri temsil edebilecek dede soylular bulunmaktadır. Bunların özellikle kurumlarda yönetici ve dedelik hizmeti yapanları daha çok tanınmaktadır. Bugün kentlerde tanınmış medyatik denilebilecek dedelerin dışında dağınık şekillerde yaşayan Alevi gruplarının bağlı oldukları geleneksel olarak nesiller boyu gelen dedeleri de bulunmaktadır. Onlarla zaman zaman gerek evlerde gerekse cemevlerinde cemler düzenlemektedirler. Dolayısıyla temsil konusu çok karmaşık ocak-talip gruplarının tespiti ve onların içinden de aktif, sevilen dedelerin belirlenmesi ile olanaklıdır.

Dedeler, cem ve cenazede...
Bugün ise dedelik kurumu bu işlevlerin pek çoğunu yerine getirmekten uzaktır. Bugün geleneği hâlâ muhafaza eden sınırlı oranda talip grupları dedeleriyle bağlantıyı sürdürmekte ve cem düzenlemenin yanı sıra, bazı geleneksel bilgiler ve dini sorunlarla ilgili dedelerine başvurmaktadırlar. Bunun dışında daha çok dernek, vakıf, cemevi şeklinde örgütlenmiş kurumlarda görevli dedeler sadece cem ve cenaze hizmetleri konusunda işlevler görmektedirler.