Balkanlarda En Büyük Pir

Balkanların yetiştirdiği önemli bir kişi dolan Balım Sultan, Alevi-Bektaşi inancında, Anadolu ve Rumeli'de Hacıbektaş Dergahı'nın yetiştirdiği en büyük Pir'dir. Hacı Bektaşi Veli'nin müridi ve en büyük halifesidir. Hatta Bektaşiliği kurumlaştıran ve yeniden irşad eden Dede Baba'dır.

Bektaşiliği sistemleştirip geliştiren Balım Sultan'ın annesi Balkan'lı bir Rum kızıdır. Olay şöyle gelişmiştir. Fatih Sultan Mehmet, Sırbistan'nın fethi sırasında esirler arasında bir Sırp presnsi ve prensesi görür. Bunlar kardeştirler. Fatih bu iki genci, yetiştirilmek üzere Dimetoka'da bulunan Bektaşi tekkesine gönderir. Bu prens ve prenses Bektaşi terbiyesine göre yetişir. Bektaşi Babalarından Sersem Ali bu Sırp presni ile evlenir. Bu evlilikten Balım Sultan dünyaya gelir. Balım Sultan daha sonra Hacı Bektaş Dergah'ında eğtim görür. Bu gün Balım Sultan'ın türbesi Hacı Bektaş Dergah'ında ve Hacı Bektaş'ı Veli Türbesi ile birlikte zıyaretcilere açıktır.

Balkan"lardaki Alevi-Bektaşi olgusuna yine başka bir uzmanın araştırmasıyla göz atalım: Prof Dr Michael Keil Hacı Bektaşi Veli araştırmasıyla Avrupa Bektaşileri için önemli bir yer taşımaktadaır. Prof. Kiel, " Eski Türk Avrupa Bektaşiliği üzerine bir şeyler söylemeden edemeyeceğim" diye sözüne başlıyor. Özellikle Balkanlarda 17 yıl süren çalışmasıyla bu yörenin insanlarına daha yakın olduğu bilinmekte. Makedonya ve Arnavut'luk hakkında araştırmasının daha geniş boyutlarda olduğu için bu konuda genelleme yapabilecek bilgiye sahip olduğu anlaşılıyor.

Konuşmalarının bir bölümünde şöyle başlıyor Prof. Kiel: "Bektaşi tarikatı için balkanlar ikinci derecede önem taşımazlar, tersine en başta gelirler. Trakya"nın ovalarında ve tepelerinde Kızıl Deli adı ile tanınan, Seyit Ali Sultan'ın asithanesi, şimdi içinde bulunduğumuz ana tekkeden (Hacı Bektaş Dergahı kastediliyor) hemen sonra gelir. Burası Bektaşi merkezlerinden ikinci derecede önem taşıyan bir tapınaktır. Kızıl Deli Tekkesi 1501 yılında tarikatın büyük devrimcisi Balım Sultan"ın şeyh mertebesine erişinceye kadar yaşadığı ve faliyet gösterdiği bir yerdir.

Bu erken Bektaşilik yolunun en ünlü misyonerlerinden ikisi, Sarı Saltuk ve Seyit Ali Sultan bugün Doğu Yunanistan, Doğu Bulgaristan ve Güney Romanya gibi yerlerde vaaz vererek, mücadele ederek, hayatlarının en verimli çağlarını harcamışlardır. Bundan başka 14. ve 16. yüz yıl arası Balkanlar, büyük çapta tarikatın düşünce ve biçim bakımından yön kazandığı bir yerdir. Balkanlar'da büyük ve en görkemli eserlerin bir çoğu, Bektaşi Tekkeleridir. Osmanlı edebiyatı ve şiiri alanında, Balkanlarda yazılanlar Anadoluda yazılanlardan çok daha geniş bir yer tutmaktadır. Yalnızca bu durum bile dikkati çekmeye yeter".

Prof. Dr. Michael Kiel-Haci Bektaşi Veli .... kitabından

Alevi/Bektaşiliğin Balkanlara kadar genişlemesinide İslam Ansiklopedisi de aynen şu şekilde veriyor:

Bektaşilik, Osmanlı futuhatı ile Balkanlara da geçmiş ve Tuna kıyılarından Arnavutluk'a kadar çok geniş sahalarda kurduğu tekkelerde, Balkanlar'ın İslamlaşmasında, sonradan Bektaşilerle karışmış saır bir takım derviş zümreleriyle birlikte mühim rol oynamıştır. Sarı Saltuk, Seyit Ali Sultan, Otman Baba gibi bir kısmı mahhali bir kısmıda umumi" diye geçiyor. Daha sonra Evliya Çelebi'nin de 17. yüzyılda bu gelenegin "Daha pek canlı olan yerli ananelerin" yaşandığı söylendiğini de belirtiyor.  - İslam Ansiklopedisi - Bektaşilik maddesi.

Evet, Balım Sultan gerçekden de Makedonya, Yunanistan Arnavutluk gibi yerlerde Alevi Bektaşi kültürünü yerleştirip  kurumlaştırarak insan sevgisini Hırıstiyan toplumlara da beğendirmiş bir ulu önderdir. Onun açtığı insan sevigi günümüzde bile yaşamaktadır. Ohri, Prilep, Manastır ve Üsküp gibi şehirlerde Bektaşi dergahları Pazar günleri Ortodoks inancına da açılmış ibadet yerleridir. Zamanla Ortodoks inançlı olan insanlar Bektaşiliğin hoş görüsüne ilgi duyarak Alevi Bektaşi kültürünü kabul etmişlerdir.

Ne varki, II. Selim yani Osmanlı hanedanı Sultan Selim 16. yy'da başlatığı İslam rönesansı adıyla Anadoluyu araplaştırma sürecinde, Balım Sultan Padişah fermanı baskısı altında kalmış ve bir süre Arap kültürünü benimsemiştir. Bunun üzerine Hacı Bektaş dergından dışlanmış ve yetkileri elinden alınmıştır. Fakat bu isyan uzun sürmeden geri dönüş yapan Balım Sultan tövbe ederek Hacı Bektaş dergahına döner ve şu ifadeyi kullanır:

"Hünkarım kısa bir süre yolundan ayrıldım, bundan böyle başımla, serimle yolundayım, ben öldükten sonra senin dergahına gömsünler, başımı da giriş kapısına doğru koysunlar ki, seni görmeye gelen canlar, benim kısa dönem isyanımın cezası olarak başıma basarak tekkeye girsinler"

Hacı Bektaş tekkesine gidenler, Balım Sultan'nın türbesinde mezarın baş ucu giriş kapısına doğru bakar. Dolayısıyle, vasiyetine uygun şekilde mezarı yapılmıştır.

Balım Sultan, kısa süren isyanından sonra da, Alevi Bektaşi kültürünün evrensellğini batı dünyasında tanıtmıştır.

Hoşca kalın, hakca kalın - Veyis Haydardedeoğlu.